Çin Mucizesi

Global ekonomide bir taraftan Ä°talya riski, diÄŸer taraftan Çin’deki geliÅŸmeler yakından izleniyor. LÄ°BOR’un (London Interbank Offered Rate, Londra’daki kredibilitesi yüksek bankaların, bankalar arası ABD doları üzerinden borç verme iÅŸlemlerinde uyguladıkları ortalama faiz oranı) Ä°talya kaynaklı endiÅŸelerden yükseliÅŸinin yeniden hızlanması, finansal koÅŸulların özellikle Asya tarafında sıkılaşıyor olması, global büyümenin geçtiÄŸimiz 3 yıla kıyasla bundan sonraki 3 yıl bir miktar yavaÅŸlayacak olması gibi endiÅŸeleri gerek dünya borsa endekslerinde ve gerekse tahvil faizlerinin seyrinden izleyebiliyoruz.

Biz bugün Çin’deki geliÅŸmelere biraz daha yakından bakalım.

Çin,Türkiye için niçin önemli?

Türkiye batıdan kredi almak zorlaÅŸtıkça Çin’den kredi ve finansman bulacağını düşünüyor.Bu pek gerçekçi bir beklenti deÄŸil.Tabii ki Çin Türkiye’de bir miktar yatırım yapacaktır ama Çin’in bir ülkeye ilgisi ”KuÅŸak Yol” (Ä°pek Yolu) projesi ile olan yakınlığına göre artıyor.Bu baÄŸlamda bu proje bize yaklaÅŸtıkça yatırımı artacaktır.

Çin ekonomisi yıllık %6.5 civarında büyüyen bir ekonomi ve %10 civarında büyüyen bir hane halkı tüketimine sahip.Bu rakamlardan Çin pazarına girmenin cazibesini anlayabiliyoruz.Ancak bu pazara girebilmenin büyük zorlukları var.

Çin bizimde dahil olduğumuz gelişmekte olan ekonomisi olan ülkeler sınıfının en önemli üyesi.Dolayısıyla eğer Çin ekonomisi sarsılırsa bu sarsıntının bizi ne kadar etkileyeceğini tahmin etmek zor değil.

Mao döneminde Çin dünyanın en fakir ve geri kalmış ülkelerinden birisi idi.Toplumun büyük bir kısmı örneÄŸin tarlada üretiyor bunun bir kısmını devlete veriyor ve kalanı ile yaÅŸamaya çalışıyordu.Mao’nun ölümü sonrası iktidarı aralarında Mao’nun eÅŸinin de bulunduÄŸu dört Çinli yönetici ele geçirdi.Ancak bu dönem iÅŸler daha kötüye gitti.Bu ”Dörtler Çetesi” olarak anılan yöneticiler komplo ile suçlandılar, yargılandılar ve Mao’nun dul eÅŸi dışındakiler idam edildiler.

Ardından bir seri reformcu lider geldi ve bunlar Çin’in komünist rejimini kapitalist düzen ile barıştırdılar ve çeÅŸitli reformlar yaptılar.Geri kalmış bir ekonominin ancak ticaret ile büyüyeceÄŸi düşüncesi ile Çin’i dünyaya açtılar ve Dünya Ticaret Örgütü’nün üyesi oldu.Çin son 20 yıldır dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi oldu.

Uzaktan pembe görünen bu tabloyu daha yakından incelersek bu büyümeden kıyı şeridinin faydalandığını ve ülkenin geri kalan kısmının hala çok fakir olduğunu görebiliriz.

Çin’in özellikle teknoloji ve teknolojik ürünler konusunda çok hızlı ilerlemesinin en baÅŸta gelen sebebi Çin’in teknoloji çalması ve ülkede teknoloji alanında yatırım yapan yabancı ÅŸirketlerin teknolojisini paylaÅŸmasını zorunlu kılıyor olması.1.5 milyarlık bir nüfusu olan Çin pazarına girmek bu ÅŸirketler için bir zorunluluk.Bu avantajını kullanarak ÅŸirketlerden teknolojilerini bedavaya alıyor.Ayrıca Çin ve Rusya çok ileri siber saldırı yöntemleri ile rakip ülke ÅŸirketlerinden teknoloji çalıyorlar.Bu durum normal olarak ABD ve AB ülkelerini rahatsız ediyor.Bu durumdan anlıyoruz ki Çin mülkiyet haklarına ve patent haklarına uyum göstermiyor.Günümüzde sıkça duyduÄŸumuz ”Ticaret SavaÅŸlarının” ardındaki en temel sebeplerden birisi bu durum.Aynı tutumu Rusya ve Ä°ran’da görebiliyoruz.

Burada dikkat çekmek istediÄŸim bir diÄŸer husus ise Çin’in yurtdışı eÄŸitime çok büyük önem vermesi.Amerika’da yüksek okul eÄŸitimi gören yabancı öğrencilerin büyük bir kısmı Çinli.

Dünya ekonomisinin tökezlediği dönemlerde ise bu etkiyi az hissedebilmek için Çin kredi musluklarını sonuna kadar açtı.Kendi şirketlerini çok ucuz krediler ile destekliyor.Bu noktada Çinlilerin yüksek oranda tasarruf yaptıklarını (%40) ve Çin bankalarında çok yüksek miktarlarda mevduat olduğunu hatırlatmak isterim.Bu mevduatların hangi sektörlere kredi olarak verileceğini ise devlet belirliyor.Örneğin çelik ve çimento gibi sektörler bu kredilerden aslan payını alıyorlar.Ucuz kredi ile üretim yapan ve işgücü maliyetinin çok düşük olduğu bu tür sektörler dünya pazarına inanılmaz düşük fiyatlarla girebiliyorlar.Dolayısıyla aynı sektördeki diğer ülke üreticileri iflas noktalarına geliyorlar.

Ä°nanılmaz bir ivme ile borçlanmanın sonucu olarak Çin ÅŸirketleri bugün dünyanın en borçluları arasında en ön sıralarda geliyorlar.Bu borçlanmayı Dolar cinsinden yaptıklarını eklemek gerekiyor.Amerika’da faizlerde bir yükseliÅŸ ve Dolar kurunda bir yükseliÅŸ olursa bu ÅŸirketler borçlarını ödeme konusunda büyük sıkıntıya düşecekler.Bu potansiyel krizin Türkiye ve Brezilya gibi yüksek borçlu ülkeleri nasıl etkileyeceÄŸini tahmin etmek zor deÄŸil.Çin hükümeti bu riski farkında ve bazı önlemler almaya ve bu yüksek borçluluk oranlarını azaltmaya çalışıyor.Ancak Çin devletinin halkı ile olan bir sözleÅŸmesi var.Devlet halka her yıl refah seviyesinin artmasını halk ise devlete demokratik haklarını aramayacağını taahhüt etmiÅŸ durumda.Tam kredi piyasası kontrol altına alınmaya baÅŸlanmıştı bu sefer Ticaret SavaÅŸları baÅŸladı.

Hem kredi sistemi ile büyüyen ülkede kredilerin dizginlenmeye baÅŸlanması hem ticaret savaÅŸları ülkenin büyüme hızını son on yılın en düşük seviyesine düşürdü.Sabit sermaye yatırımları%5’lere geriledi.Hane halkı tüketimi büyümesi ise %15’den %9’a geriledi.Bu tehlikeli verilerin ardından kredi muslukları yeniden açıldı ve parasal geniÅŸleme sürecine geri döndüler.Ayrıca Çin’de otoriteler finansal koÅŸulları gevÅŸetmek adına munzam karşılıkları düşürmek, gelir vergisinde indirime gitmek gibi adımlar da atmaya baÅŸladı. Borsadaki hızlı deÄŸer kayıplarının ardından (yılbaşından bu yana yaklaşık %20) geçtiÄŸimiz hafta, Çin otoritelerinin borsayı desteklemek adına belirgin sözel müdahalede bulunduÄŸuna ÅŸahit olduk. Shangai borsası geçtiÄŸimiz haftaki satışın ardından %8.5 toparlanmış durumda. Kamunun alım ÅŸeklinde müdahalesi olduÄŸuna dair dahi spekülasyonlar mevcut.

Shanghai borsasının hızla düşmesi ve teminat gösterilen bu kıymetlerin değerlerinin hızla düşmesi, zorunlu bir likiditeye çevirme ve zorunlu satışa sebep olabilir. Tam da bu yüzden otoritelerin burada yaşanması muhtemel bir sarmala karşı çeşitli önlemlere başvurduğunu görüyoruz. Sebep ne? Çok yüksek kaldıraç kullanmış borçlu özel sektörün, finansal sıkılaşma ile zora düşmesi ve büyümeyi şiddetli baskılama ihtimali.

Bu durumda bence alınan bu önlemler krizi önlemekten ziyade krizi ötelemek için atılan adımlar.Kriz tahminen 2020’ye kadar ertelenmiÅŸ gibi görünüyor.

Para politikası gevÅŸetildiÄŸi zaman (para basmak ve/veya faizleri düşürmek) o ülkenin halkı Dolar’a yönelir.Nitekim Yuan hızla deÄŸer kaybetmeye baÅŸladı ve 2002’den beri en düşük seviyesine geriledi.Yuan bir rezerv para deÄŸil ama deÄŸer kaybettiÄŸi zaman tüm Asya para birimleri deÄŸer kaybediyor çünkü hepsi Çin’in rakibi ve düşük kur avantajı sebebiyle pazar paylarını Çin’e kaptırmak istemiyorlar.

Bu deÄŸer kaybı ithalatı azaltıyor bu durumda Çin’e ürün satan ekonomiler için dezavantaj.

Bizim gibi petrol ithal eden ülkeler için olumlu haber ise petrol fiyatları tarafından geliyor.İran yaptırımlarına az bir zaman kala endişelerin tam tersine petrol fiyatları 80$ seviyelerini koruyor (beklenti 100$ seviyelerine çıkması idi).Burada en önemli etkenlerden biri Çin ekonomisinin yavaşlaması çünkü Çin önemli bir petrol ithalatçısı.

Ticaret savaÅŸları konusunda çok büyük bir endiÅŸe duymuyorum ancak Çin-ABD-AB rekabeti devam edecektir.Umarım daha az agresiflikle devam eder.Ayrıca zikrettiÄŸim Çin’in teknoloji hırsızlığına mani olmak için ellerinden geleni yapacaklar.

Çin için çok önemli olan,az önce kısaca diÄŸer makalemde detaylıca anlattığım ”KuÅŸak Yol” (Ä°pek Yolu) projesinin içinde olduÄŸu ülkelerin içinde bulundukları durumu göz önünde bulundurursak Çin parasının niçin bir rezerv para olamayacağını daha iyi anlayabiliriz diye düşünüyorum.

Çin hakkında daha konuşulacak çok şey var ancak faizli kapitalist düzenin hedeflediği her ülkeye nasıl benzer yöntemler ile saldırdığı,bunun sonuçları ve bu saldırıların hasarlarını düzeltebilmek için nasıl hep aynı yöntemleri dikte ettiğini görmek açısından çok güzel bir örnek.

Ömer Mahmut Kuzanlı